Sunday, April 22, 2007

STAR GAZETESİ HAFTASONU EKİ'NE ÖZEL RÖPORTAJ VEREN FERDİ TAYFUR, İÇİNİ DÖKTÜ VE "ENTEL ENTEL GEZERLER AKŞAM BENİ DİNLERLER" DEDİ... İŞTE O SÖZLER..


Entel entel gezerler akşam beni dinlerler



'Orhan 'la benim yüzümden insanlar birbirini öldürdü'

'Ben de özledim ben de' diyerek tüm Türkiye'nin gönlünde taht kuran Ferdi Tayfur, 18 yıl ayrı kaldığı setlere Yersiz Yurtsuz dizisiyle döndü. Önümüzdeki günlerde iki de sinema filminde de rol alacak olan Tayfur şu aralar hazırladığı sanat müziği albümüyle meşgul. Eserlerinin ücretsiz okunması için de gençlere bir sürprizi var



Video çıktı mertlik bozuldu dercesine 18 yıldır sinemadan uzak duran Ferdi Tayfur, Yersiz Yurtsuz dizisiyle yeniden setlere döndü. Filmlerinin 12 milyon kişi tarafından seyredildiğini söyleyen Tayfur 'Benim yüzümden çok insan birbirini öldürdü' diye dertleniyor. Son günlerde iki film teklifi daha aldığını söyleyer Tayfur, komedi de dram da oynayabileceğini iddia ediyor. Kendisinin arabesk değil fantezi müzik yaptığını belirten Tayfur 'Şimdikiler arabeski aşağılayarak konuşuyorlar. Arabesk bizim tarzımıza takmış oldukları bir isim. Bizim memleketimizde kapaklı sözler çoktur. Bu enteller var ya ikiyüzlü insanlar. Akşama kadar entel entel takılırlar. Gece yarısından sonra gelir senin müziğini dinlerler' sözleriyle kendisini eleştirenlere de cevap veriyor. Tayfur şimdi de bir Türk Sanat Müziği kaseti çıkarmaya hazırlanıyor. İşte Türkiye'nin en sevilen, modası asla geçmeyen sanatçısıyla yaptığımız sohbet.

Uzun zamandır sizi ekranlarda ve beyazperdede göremedik. Neler yaptınız bu sürede?

Yaklaşık olarak 18 senedir film çekmiyorum. Bu 18 yılın içinde klip çekimlerim oldu. Hatta Bana Sor şarkısıyla klip çekme furyasını ilk başlatanlardan biri de benim. Bunların dışında yine ufak tefek işlerle uğraştım. Her ne kadar oyuncu olarak ön planda olmasam da televizyonun içindeydim diyebilirim. Albüm çalışması yaptım. Yersiz Yurtsuz dizinden teklif gelince ekranlara döndüm.

Neden banca yıl uzak kaldınız ekranlardan?

Benim aşağı yukarı 40 tane karaborsa oynadığım film var. Bunlardan da yedi ya da sekiz tanesini hem yazdım hem yönettim. O dönemleri belki hatırlamazsınız filmler sadece bazı yerlerde gösterilirdi. Sonra bu video çıktı. Bana çok çocukça ve antipatik gelmeye başladı. Çünkü bakıyordum 1980'lerde herkesin evinde bir video, alıyor kasetini evinde seyrediyor. O zamanlarda bana böyle bir soğuma geldi. Çünkü film makinesiyle tır tır tır çekersin, negatifler döner, negatifler pozitiflere basılır, pozitifleri alıp kopya çıkartırsınız, oradan montajına gidersiniz vesaire vesaire. Yani o zaman baktığımda insanların kaseti alıp videoda seyretmeleri bana çok basit geldi. Sonra zaten bir daha video da oynamam diye yemin ettim ve o zamandan beri de film çekmiyorum.

Bu yemininiz bir son bulacak mı? Yeniden bir film çekmeyi düşünüyor musunuz?

Tabii ki düşünüyorum. Hatta bir sürü teklif geldi. Bunlardan iki tanesini kabul ettim.

Yeni çekilen filmler için ne düşünüyorsunuz?

Ben zamanında filmlerin kralını yaptım. Mesela Derbeder filmime 12 milyon kişi gelmişti. Şimdiki filmler en fazla üç milyonda kalıyorlar. O, üç milyonu da sanırım Babam ve Oğlum filmi yapmıştı. Yaptığım filmler için kuyruklar oluyordu. Ama şimdi bakıyorum da çok fazla izleyici gitmiyor filmlere. Çirkin demiyorum ama benim zamanımdaki gibi değil. Tabii şunun da etkisi var. Eskiden bir tane kanal vardı. Şimdi tonlarca kanal var ve kimse artık sinemaya gitmiyor. 'Nasıl olsa televizyona gelir orada seyrederiz' diye düşünüyorlar...

Sizin komik bir tarafınız da var. Zamanında hem dram hem de komedi filmleri yaptınız. Hatta şarkılarınızın bazıları da böyle. 'Arabeskçi ağır olur' gibi eleştiriler aldınız mı?

Şunu aydınlatalım. Ben arabeskçi değilim.

Biz sizi hep öyle bildik... Arabesk deyince ilk akla gelenlerden biri de sizsiniz...

Hayır kesinlikle kabul etmiyorum. Ben fantezi müzik söylüyorum. Halkın sevdiği beğendiği, yorulmadan dinlediği, zaman zaman duygulandıran, zaman zaman güldüren güzel müzikler yapıyorum.

Sizce arabesk devri bitti mi?

Bu arabesk bitiyor mu meselesi değil. Şimdikiler arabeski aşağılayarak konuşuyorlar. Arabesk bizim tarzımıza takmış oldukları bir isim. Bizim memleketimizde kapaklı sözler çoktur. Bu enteller var ya ikiyüzlü insanlar. Akşama kadar entel entel takılırlar. Gece yarısından sonra gelir senin müziğini dinlerler. Bu tarz insanlar hayatları boyunca hiçbir iş yapmamış, hiçbir işe yaramamış insanlar işte.

Ama siz de 'Ben arabesk müzik değil, fantezi müzik yapıyorum' diyorsunuz...

Ben tu kaka müzikler yapmadım. Benim müziğime bunu yakıştırmaya çalışıyorlar ama yok böyle bir şey. Arabeski sevmediğimden ya da eleştirdiğimden öyle konuşmuyorum. Ben bugüne kadar hep fantezi müzik yaptım ve söyledim.

Sizin tarzınızda söyleyenlerden kimleri beğenerek dinliyorsunuz?

Düşünmem lazım... Çünkü son zamanlarda müzik dinlemeye hiç vaktim olmadı. Ama herkes işini yapıyor. Kapasite meselesi bu. Yani ben kendi boyuma, Orhan Abi kendi boyuna, İbrahim Tatlıses kendi boyuna, Müslüm Gürses, Emrah, Özcan Deniz, Mahsun Kırmızıgül, Alişan hep kendi boyuna göre elbise giyiyor. Renkler ve zevkler ayrıdır. Size şimdi kalkıp ben şunu beğeniyorum şunu beğenmiyorum dersem yalan söylemiş olurum. Bu da yakışık almaz...

Yeni albümünüzü biraz anlatır mısınız?

Kendi tarzımdan çok farklı olarak sanat müziği albümü çıkarıyorum.

Nereden aklınıza geldi böyle bir albüm yapmak?





Çocukluğumdan beri bu şarkıların içinde büyüdüm. Mahallemizde gençler hep türkü söylerdi ama ben hep sanat müziği söylerdim. Bir de bu albümü bitirince sadece eşe dosta verecektik. Sonra düşündük Bunu basarsak saklayamayız. Sonra hayranlarım küserler. 'Ferdi Abi sanat müziği albümü yapmış ama kendi dinliyor' derler diye piyasaya sürmeye karar verdik. Bu arada bir şey yapmaya karar verdim. Yakında MESAM'a bir dilekçe yazacağım. Dilekçede 'Ben Ferdi Tayfur. Bana ait olan söz ve bestelerimi, sadece sözlerimi, sadece bestelerimi insanlar diledikleri zaman hiçbir ücret ödemeden okuyabilirler' diyeceğim. Çünkü bu albümü yaptığımda gördüm ki bu adamlar bu şarkıları bize miras bırakmışlar ve biz istediğimizde okuyabiliyoruz. Neden biz de bunu yapmayalım ki... Bakıyorum bazı sanatçılara hiç ihtiyaçları olmadığı halde tutturmuşlar illa şu kadar para isteriz, Bu kadar para isteriz diye. Ben böyle olmak istemiyorum ve istemediğim için de ben yaşarken ya da öldükten sonra da şarkılarımı okumak isteyenler hiçbir para ödemeden şarkılarımı okusunlar.

Filmleriniz o dönemlerde hep şarkılarınız üzerine çekiliyordu. Bir bakıma hayranlarınız için çekilen filmlerdi.

Ben o zamanlar şarkıcılığımla tanındım ve prodüktörler de beni şarkıcılığımla aldılar. Yani şarkıcılığım üzerine yaptık.

İlk siz miydiniz bu tarz filmleri çeken?

İlk ben başlattım. Aslında o dönemlerde Orhan Abi film çekiyordu ama Çeşme, Batan Güneş, Bende Özledim ve Durdurun Dünyayı filmleri gibi değildi. Benim filmlerim çok daha başkaydı. Kapı pencere kırdırtıyordu. Tıpkı bu dizideki gibi bir numaraydım.

Rakipleriniz var mıydı?

Bir Orhan Abi vardı. Başka da yoktu. Zaten o dönemlerde Orhancılar ve Ferdiciler oluşmuştu. Fakat ikimizde bunun olmasından hiç hoşnut değildik. Çünkü kavgalar, yaralamalar hatta cinayetler olmuştu o zaman. Biz de hep bir bütünlük içinde olmaları için çabaladık. Sonuçta ikimizde sanatla uğraşan insanlardık ve kavgayla dövüşle işimiz yoktu.

Eminim bu 18 yıl içinde birçok proje gelmiştir size. Gördüğümüz kadarıyla da hiçbirini kabul etmediniz. Yersiz Yurtsuz dizisini neden kabul ettiniz?

Şükrü Avşar'la tanıştım ve çok sevdim. Hesabını kitabını, sinemayı seven biri. O yüzden de bu adamla çalışılır diye düşündüm. Sonra Şükrü Avşar bana diziden bahsetti. Senaryosunu Ali Ulvi Hünkar'ın yazdığını söyleyince buluşup konuştuk. Senaryoyu okudum ve çok beğendim. Böylelikle Yersiz Yurtsuz dizisinin çekimlerine başlamış olduk.

Bu kadar çok töre dizisi varken tutup tutmayacağıyla ilgili bir kaygınız oldu mu?

Bizim dizimiz bir töre dizisi değil. Bizimki bir babanın kızının namusunu korumaya çalışmasıyla ve yanlışı düzeltmeye çalışmasının hikayesi. Töreyle alakamız yok. Diğerlerinde olduğu gibi ciplerimiz yok, ağalarımız yok.

Ama dizide de töre işleniyor.

O dümenden öyle. Yoksa gerçekten töre dizisi değil. Ayrıca bu proje bana iki sene önce geldi. Fakat Şükrü Avşar'dan başka bir proje istedikleri için biz bu diziyi ertelemek zorunda kaldık. Yoksa bu tarz dizileri biz başlatmış olacaktık.

Ben arabeskçi değilim. Fantezi müzik söylüyorum. Yani halkın sevdiği, zaman zaman duygulandığı, zaman zaman güldüğü müzikler yapıyorum





'Necla Hanım ibadetini yapıyor'

Eşiniz Necla Nazır ile kaç filmde birlikte oynadınız?

Çeşme, Benim Gibi Sevenler, İnsan Sevince, Bir Damla Ateş, Durdurun Dünyayı , Batan Güneş, Affet Allahım ve Her Şeyim Sensin adlı filmlerde birlikte oynadık... Yeniden böyle bir şeyi düşünmüyoruz. Necla, bıraktı artık o bu işleri. Şimdi evinde oturup çocukla ilgileniyor. İbadetini yapıyor.

Necla Hanım kapanmaya nasıl karar verdi?

Kızımız Tuğçe dünyaya geldikten bir iki sene sonra kapanmaya ve her şeyini ona adamaya karar verdi. Kimse de yadırgamadı. Sonuçta bizim memlekette herkesin başı bağlı. Annemin, kardeşimin, teyzelerimin de başı bağlı. Kaldı ki artık dış görünüşle iç görünüşü ayırmamız lazım. Necla'yı tanıdığımda da ibadetine düşkün biriydi.

Ama bikinili de gördük, dekolte de gördük kendisini...

Evet doğru. Bikinisini giyip denize de girdi. Açık dekolte kıyafetler de giydi. Ama ibadet dışta değil, içtedir. İçinde olmadıktan sonra kapansa ne olur ki...

'Ben kayığı batırmadım'

Siz teklifleri kabul etmediniz ama aynı dönemdeki meslektaşlarınız jüri olarak olsun, TV programı olsun hep televizyonlardaydılar...

Evet, doğrudur. Ama hepimiz kayığın bir tarafına yığılırsak, o zaman kayık batar. Onun için ben baş tarafında durdum, onlar kıç tarafında. Böylelikle kayığı batırmamış olduk.

Orhan Gencebay'a geldiği gibi size de jüri üyesi olmanız için teklif geldi mi? Orhan Gencebay'ın jüri üyesi olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu onun tercihidir. Fakat, orada alemi cihanlar, cihanların üzerine başka cihanlar da çıktı. Ama soruyorum sana nerede bu çocuklar? Nerede bu çocuklara vaat edilen albümler, verilen sözler nerede? Sonuçta bu bir program ve bence orada olanlar ne konuştuklarına dikkat etmeliler. Umut vermek çok ağır bir yüktür. Sonuçta karşında genç insanlar var ve o gençlere umut verip yerine getirmezsen, o umutlar ateşe döner. O bakımdan Orhan Abi de orada olabilir. Bülent Hanım yanında da oturabilir. Her ne kadar 'Sen oraya yakışıyor musun Orhan Baba' diye bağırsalar da bu dediğim gibi bu onun tercihidir. Ama şu da bir gerçek ki orası müziğin konuşulacağı bir yer değil... Benim jüri üyeliğime gelirsek... Çok fazla teklif geldi ama hiçbirini kabul etmedim.

Neden kabul etmediniz?

Çünkü aynı dönemlerde Yersiz Yurtsuz dizisi için teklif gelmişti ve onu kabul ettim.

Yani diziyle aynı döneme denk gelmeseydi sizi de jüri koltuğunda görecektik...

Neden görmeyesiniz ki? Kötü bir yer mi orası?

Ama 'kavganın içinde bulunmayı sevmiyorum' dediniz... O tür programlarda da kavga hiç eksik olmuyor...

Ne olacak canım. Otururdum bir kenarda. Kavgalara da karışmazdım. Boynumu da bükerdim. Sonuçta halkımız böyle programları seviyor ve halk beni orada görmek istiyorsa orada olurum.

Müzik ve dizinin dışında müteahhitlik yaptığınızı da biliyoruz.

Adana'da bir arsa almıştım. Ona da bir bina yapmaya karar verdim. Sonra başka bir müteahhide kat karşılığı arsayı verdim. Böylelikle müteahhitliğe başlamış oldum...

No comments: