Sunday, April 22, 2007

MEGASTAR TARKAN YENİ ALBÜMÜ İÇİN SEZEN AKSU’DAN KAÇ ŞARKI ALDI?


TARKAN merakla beklenen yeni albümü için start verdi. Sezen Aksu’dan 3 şarkı birden alan Megastar, aranjörü Ozan Çolakoğlu’yla birlikte stüdyoya girdi. Geçen albümünde yaşadığı talihsizlik nedeniyle bu kez tedbiri elden bırakmayan sanatçı, şarkılarının çalınmasından korktuğu için stüdyoya orkestra elemanları dışında kimseyi sokmuyor. Bu arada Tarkan, 6 - 21 Ağustos arasında Açıkhava Tiyatrosu’nda konser vereceğini açıkladı...

GÜNÜN RÖPORTAJI!... “MAGAZİN MAHKEMESİ”NDE ÜNLÜLERİN AVUKATLIĞINI YAPAN DENİZ AKKAYA, ÖZEL HAYATIYLA İLGİLİ ÇARPICI AÇIKLAMALAR YAPTI!...



İşte Deniz Akkaya’nın Sabah’ın Cumartesi ekine verdiği röportaj...



Deniz Hanım, ben sizin hayatla bağınızı merak ediyorum. Hasar almayı çok önemsemiyor gibisiniz. Kendinize fazla mı güveniyorsunuz?
- Kendime güvenmiyorum. Ama kimilerinin bütün toplum için doğru kıldığı şeylere de güvenmiyorum. Onlar bizden daha mı akıllı diye düşünüyorum. Ben kimseden daha akıllı değilim. O yüzden kimse adına karar da vermem. Otokontrol diye bir şey var. Utanacağım şeyi, kendim için yapmam. Şu da var; bir başkası benim yaptığım şeyden utanabilir, ama o da onun kendi geçmişinden bugünlere taşıdığı değerleri, önyargılarıdır. Ben onun önyargılarına hizmet etmem. Kendiminkilere ederim. Ama ünlü insanlara bir bakın, toplum tarafından yargılanacaklarını düşündükleri için, hiçbiri yaşadıkları hayatı bire bir telaffuz edemiyor.

- Siz ediyor musunuz?
- Benim 30'uma bir kaldı... Değişmem gereken önemli bir yaş dönemecindeyim. Ben kendimi bu yaşlarda yalancılık ve tutuculukla beslersem, yalan bir tip olurum. Benim 40'ımda, 50'mde olmak istediğim şey yalancı, öyle karikatürize bir tip değil. Bazı kişiler yalandan beslendiklerini zannedip, reklam şirketlerine büyük paralar veriyor ve kendine bir imaj çizdiriyor, hayatı boyunca da o imajı oynuyor. Ben gelişiyorum.

- Ne için yaşıyorsunuz Deniz Hanım?
- Mutlu olmak için diyebilirim. Eğlenmek başka. Ben yalnız kalma taraftarı insanlardan biriyim. Benim yalnızlıkla ilgili sorunum yok.

- Yalnızlıktan korkmuyor, yani yalnız kalmayayım paniğiyle saçma bir ilişkiden bir başka saçma ilişkiye girmiyorsunuz, öyle mi?
- Ben rahatlıkla yalnız uyuyabilen kadınlardanım. Hayatımda biri varsa bile kendime ait bir vaktim, alanım olmasına dikkat ederim. Yalnızlığın gerekli olduğuna her şeyden çok inanırım.

- Hayatınızdan pek çok playboy geçti. Eninde sonunda yalnız kalmak için miydi?
- Evet. Çok doğru buldunuz. İşte sonuçta gene yalnızlığa dönmek fikri.

- Bu sizin 'deneme-yanılma' alışkanlığınızdan da kaynaklanmış olabilir...
- O da var. Benim öğrenme şeklim deneme-yanılma yöntemi zaten. Ben hep deneme taraftarı oldum. Kendim yaşamadan, yüzde 100 doğa kanunu bile olsa, inanmıyorum. Ama artık hani yavaş yavaş...

- Toparlanmak mı lazım?
- Toparlanmak değil de, artık bir yastığı paylaşabilmenin vakti yavaş yavaş geliyor gibi. Bu kadar da tek başına hayat geçmez. Yalnızlıktan hoşlanmıyor değilim ama yanımda fikirlerimi paylaşabileceğim, hatta hiçbir şey yapmadan yan yana oturabileceğim biri... Ki en mühim ve en zor şeydir bu söylediğim.

- Neden 'playboy'ları seçtiğinizin itirafı?
- Playboyları da dışarıdan göründükleri gibi yargılamamak lazım, beni de. Tanıdıkça göründüğünden daha da iğrenç, fena bir şey olduğunu anlasanız bile, yine de bırakmıyorsunuz... Orada gizli olan şey, sizin dediğiniz nokta işte. 'Gittiği yere kadar gitsin, ben yine hayatıma istediğim yerden devam ederim,' niyetindeyseniz. Ama tabii bir noktada bunlardan ders alma zamanı da geliyor. Benim için o zaman geldi bence.

- Neden sonra geldi?
- Son ilişkimden sonra. Mahkemelik olduğum kişiden (Murat Aslan) sonra. Evcilik oynama zamanı geçti benim için, şimdi gerçekten evlilik yapma zamanı. Evcilik çocuklarla oynanır, yani o yüzden adamlarla olmaya başlamanın vakti geldi artık.

- Peki Ebru Şallı, Demet Şener gibi bir zamanlar çapkın olup da, sonra evlendiği erkeğin geyşası gibi olan kadın modeline mi bürüneceksiniz?
- Demet Şener'i tanımam ama bir zamanlar komşu olduğumuz Ebru için rahatlıkla şunu söyleyebilirim: Onların evi son derece demokratik bir ortamdır. Ebru hiç öyle geyşa modeli değildir. Onların da aralarında tartışmalar, uzlaşmazlıklar yaşanmıştır ama Ebru her zaman dimdik durmuştur. Nedir bu kadar 'kocacım'cılık diyebilirsiniz. Öyle bir şey yok, bilin yani. Ne Ebru tek başına karar verir, ne de Harun. Ayrıca evliliklerde kavga olmasa, zaten ihtiras bitmiş demektir. Onların da gayet güzel, ihtiraslı bir evlilikleri var.

- Daha çok kadınlarda rastlanan ani değişikliklerden bahsediyorum...
- Hayır, böyle bir şey yok. Zannediyorlar ki ben çok başıboş, vurdum duymaz bir tipim. Oysa ilişkilerimde her zaman inanılmaz derecede- eğer geyşalıksa ismi- acayip geyşa gibi davranmışımdır. Ama bana prenses gibi davrandıkları için. Bana prenses gibi davranmayan birine de niye geyşa gibi davranayım?

- Bu saatten sonra size prenses gibi davranan bir erkek sizi keser mi?
- Prenses gibi derken, bir elim yağda bir elim balda demek istemiyorum. Farklı kültürden olacak ki, beslenebileyim. Yani bana çok benzeyen biri beni beslemez. Benim altıncı hissim çok kuvvetli, ben bana taban tabana zıt biriyle evleneceğim.

- Farklı kültür risk almak demektir...
- Öbür türlüsü daha büyük risk, çünkü sıkılırım. Genellikle, monotonluk ilişkileri bitiren sebeptir. Bana benzeyen biriyle aynı zevklerimiz olacak demektir.

- Siz öyle 'farklı kültür, farklı kültür' dedikçe, aklıma Seren Serengil modeli ilişkiler geliyor...
- Hayır, hayır, bakın Madonna'ya, İngiliz kocası evin içinde ona Mrs. Ritchie diye hitap ediyor. Terazide bir dengesizlik var gibi gözüküyor, ama evlilik dediğin de onlarınki işte.



Sizin kalbinizde kılıç yarası gibi izi kalmış biri oldu mu?
- Ben öyle Cezmi Ersöz'ün yazdığı gibi aşklara inanmıyorum. Cezmi Ersöz'ün bütün kitaplarına bayılıyorum, onun kitaplarında biten aşkın sonrası çok yoğun yaşanır ya, ben öyle değilim. Çünkü eğer sizin kalpte bir çizik olarak hatırladığınız biri varsa, siz zaten onun acısını hiç kabul etmemişsiniz, onu saklıyorsunuz, zaman zaman o çizik kanıyor demektir. Benim hayatımda böyle biri olmadı. Ama benim kalbimdeki çizik, annemden babamdan bile ileri derecede sevdiğim anneannemin cenazesine gidememektir. Burada değildim ve o öldü, ben onun yanında olamadım o gün. Başka özel hiçbir çiziğim yok benim.

- Dişilik sizin için çok önemli bir vasıf mıdır, kadınsı olmayı sever misiniz, yoksa daha farklı şeyler ister misiniz?
- Kim kadınsı olmayı sevmez ki... Ama bazı sabahlar hakikaten kendimi kirli, her tarafı mor içinde çocuk gibi hissediyorum. Pis, çamurlu, hem de çirkin bir oğlan çocuğu gibi. Ama gene de kendini kadın hissetmek güzel bir duygu, kadın olarak doğmak da bir ayrıcalık hatta.

- Kadın deyince kim gelir aklınıza?
- Monica Bellucci. Salt fiziki olarak bakarsam tabii. Ama erkek olsaydım, dünyanın bütün imkânları elimde olsaydı Angelina Jolie'nin peşinden giderdim doğrusu. Bence gerçek savaşçı o. 29 yaşında dünyanın bütün nimetlerini elinin tersiyle itip bir tişört, bir parmak arası terlik yaşamaya başladı. Hani bunu bir reklam tavrı olarak düşünenler var ya, hayır, o kadın çok rahatlıkla Los Angeles'taki evinde spa'lar ve gym'ler arasında çok rahat bir hayat yaşayabilirdi. Dört çocuğun sorumluluğunu almak, reklam için yapılacak şey değil. Benim tek bir çocuğun sorumluluğunu almak için cesaretim yok.

- Magazin dünyası artık sizde bir bunaltı, bulantı yaratmıyor mu?
- Yıllarca lime lime edilip kullanıldım, şimdi ben magazini kullanıyorum, televizyon hayatımda. Üstelik magazinde öfkelenecek bir şey de yok, direkt komedi çünkü.



Elinizdeki tek taş ve alyans ne oluyor?
- Parmağımdaki tek taşı kendim aldım ama insan nişanlandığında tek taş değil, alyans takar. Alyansım da iki günde takılmış bir alyans değil. Nişanlım hani öyle erkek güzeli değil ama bana göre yakışıklı, yani kıllı, bıyıklı, şişman değil. Kabul ediyorum, Brad Pitt de değil, ama hiç olmazsa kendine bakıyor, spor yapıyor, fit bir vücuda sahip.

- Son durumunuz nedir hayatta?
- Bana artık eski ilişkilerimle ilgili soru sormasınlar. Çünkü ben artık iki kişi adına cevap veriyorum. Biri bana gelip sevgilimin eski bir ilişkisiyle ilgili bir şey anlatsa, ben hiç bozulmam. Artık o geçmişte kalmıştır, o benimledir, benimdir. Ama erkekler böyle değiller. Bunları birbirlerini acıtmak için malzeme olarak kullanıyorlar. O yüzden bana artık biraz daha hassasiyet göstersinler istiyorum.

KENAN DOĞULU'NUN 'SHAKE IT UP ŞEKERİM' İLE TÜRKİYE'Yİ TEMSİL EDECEĞİ 52. ULUSLARARASI EUROVISION ŞARKI YARIŞMASI'NDA TÜRKİYE RÜZGARI ESECEK


Kültür ve Turizm Bakanlığının başlatacağı tanıtım atağıyla Helsinki'de 130 açık hava reklamı yer alacak, radyo ve televizyonlarda Kenan Doğulu'nun şarkıları çalınacak, Türkiye reklamları yayınlanacak.


Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü, 10-12 Mayıs tarihleri arasında Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de düzenlenecek olan 52. Uluslararası Eurovision Şarkı Yarışması'nda Türkiye'nin tanıtımına katkı sağlamak amacıyla yarışma tarihleri ve öncesinde tanıtım çalışmaları gerçekleştirecek.


Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Helsinki Kültür ve Tanıtma Müşavirliği, yarışmaya özel olarak ilgi gösterecek. Bu kapsamda, 7-13 Mayıs tarihleri arasında Helsinki şehir merkezine 130 açık hava reklamı verilecek.

KENAN DOĞULU VE EKİBİNE ÖZEL TAKSİ

Yarışma süresince, Kenan Doğulu ve ekibini yarışmanın düzenleneceği alana transferlerde kullanılmak üzere Türkiye reklamının giydirildiği 30 taksi tahsis edildi.
Ayrıca, Helsinki'nin en prestijli otellerinden olan Kamp Hotel'de basın, müzik dünyası, üst düzey ve etkin temsilcilerin oluşturduğu bir davetli grubuna geleneksel Türk mutfağından yemeklerin sunulacağı resepsiyon verilecek.

TÜRK LOKUMU
Tanıtım faaliyetleri çerçevesinde, hem Eurovision şarkı yarışması hem de 9 Mayıs Avrupa Günü nedeniyle Kamp Hotel'in karşısında bulunan Helsinki'nin en önemli rekreasyon alanlarından biri olan Esplanade Park'ta 8-12 Mayıs tarihleri arasında müşavirlik tarafından stant kurulması planlanıyor.
Plazma ekranlarından Türkiye'nin tanıtımının yapılacağı stantta ziyaretçilere tanıtıcı materyallerin yanında Türk lokumu da dağıtılacak.

TELEVİZYONLARDA TÜRKİYE REKLAMI
Yarışmanın gerçekleşeceği hafta boyunca televizyonlarda Türkiye reklamı yayınlanacak.
Radyo ve televizyonlarda Kenan Doğulu'nun şarkısı 'Shake It Up Şekerim' çalınacak.
Ayrıca, Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğünce tüm yurt dışı temsilciliklerine Kenan Doğulu'nun desteklenmesi için afiş ve ilan gönderildi.

IŞIN KARACA, DENİZ SEKİ VE HÜSNÜ ŞENLENDİRİCİ ARASINDA YAŞANAN YASAK İÇİN ÖYLE YORUM YAPTI Kİ?


Son günlerde magazin gündeminden düşmeyen popçu Deniz Seki ile klarnetçi Hüsnü Şenlendirici'nin yasak aşkı için ilginç bir yorumda bulunan Işın Karaca, "Kaçan kaçmış artık, bu saatten sonra yapacak hiç bişey yok. Ne Deniz kazandı, ne Hüsnü kazandı, ne eşi kazandı, ne de aşk kazandı burada. Deniz Seki müthiş bir müzisyen ve metreslik kesinlikle ona yakışacak bir durum değil. Hüsnü için de aynı şey geçerli. İkisi için de inanılmaz derecede üzülüyorum" dedi.

Geçtiğimiz haftalarda geçirdiği trafik kazasında boynunda zedelenme olan ve bir müddet istirahat eden Işın Karaca, yeniden sahnelere döndü.



Işın Karaca,bu özel davet için ağrı kesici iğne yaparak sahneye çıktığını söyledi. Sağlık durumunun iyiye gittiğini ama ağrılarının hala sürdüğünü söyleyen Karaca, "Ağrılarım var hala,bu özel gece için iğneyle sahneye çıktım, boynumu çeviremiyorum ama avaş yavaş iyileşiyorum artık" dedi.

KANSERLE SAVAŞI KAZANAN ÜNLÜ ŞARKICI KYLIE MINOGUE, PLAJLARDA FIRTINA GİBİ ESMEYE HAZIRLANIYOR...


Bir moda firmasınca Kylie Minogue'dan esinlenerek hazırladığı ve 1960'ların havasını yansıtan mayo koleksiyonu hazırlandı.


Entertainment Tonight programının internet sitesindeki habere göre, H&M firmasının Kylie Minogue'dan esinlenerek oluşturduğu koleksiyonda mayolar da yer alıyor.


Avustralyalı 38 yaşındaki şarkıcının stilini yansıtan mayoların bulunduğu koleksiyonun dizaynırı Margareta Van Den Bosch, koleksiyonun dünya çapındaki H&M mağazalarında satışa sunulacağını söyledi.



Bu koleksiyonun büyük yankı uyandırmasını beklediklerini ifade eden Van Den Bosch, 'Bu koleksiyonda Kylie'nin stili görülecek' dedi.



Mayo koleksiyonu, mayo, bikini, güneş gözlükleri ve pareolardan oluşacak. 1960'ların tarzını taşıyacak olan koleksiyon, 20-30 dolar fiyat aralığında satışa sunulacak.

FLAŞ!... EŞİ TAMER KARADAĞLI İLE EVLERİNİ AYIRAN ARZU BALKAN KARADAĞLI YAZDI: “HAYAT ADİL DEĞİL!” İŞTE ARZU HANIMIN ÇOK KONUŞULACAK YAZISI!...

İşte özel hayatında sorunlar yaşayan Arzu Balkan’ın, Saklambaç’taki yazısı!...



Hayat adil değil

Bugünlerde evimizdeki huzursuzluktan çoğunuz haberdarsınızdır... Ne yazık ki bizler, herkes gibi sorunlarımızı mahremiyeti olan evimizde yaşayamıyoruz.
Nasıl oluyorsa oluyor, bir anda olay kontrolünüzden çıkıveriyor. Bir de bakıyorsunuz, bunca çabaya rağmen herkes sizi konuşmaya başlayıveriyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Biraz sakin düşünelim, konuşalım diyorsunuz, ne mümkün! En çok üzüldüğüm de beni tanımayanların acımasız yorumları!
Tanımadığımız insanlar hakkında oradan buradan duyduklarımızla istediğimiz şeyi söyleme hakkını nasıl bulabiliriz kendimizde? Çok üzülüyorum tabii... Ailemdeki sorunları çözmeye çalışırken bir de dışarıdan gelen saldırılarla uğraşıyorum. Kişiliğime, onuruma yapılan saldırılarla... Zaten zor olan bu dönemi az yara alarak, çocuğumun etkilenmemesine çalışarak geçirmek isterken; benimle ve ailemle hiç ilgisi olmayan insanların açtıkları yaraları tedavi etmekle geçiyor zamanım.
Ve her şeyden önce kendim ve ailem adına çok utanıyorum. Ülkemizde yaşanan bunca sorun varken, tamamen beni ve ailemi ilgilendiren bir olayla televizyon ekranlarında, gazete baş sayfalarında yer almaktan utanıyorum.
Hepimizin ailesinde bizimkine benzer sorunlar olmuştur mutlaka. Olacakları erteleyebiliyoruz ama ne yazık ki engelleyemiyoruz. Yaşanacak her şey er geç yaşanıyor. Hiçbirimiz kusursuz değiliz. Sahip olduklarımızın değerini, çoğu zaman kaybetmeden anlayamıyoruz. Ama deneyimler bu kaybettiklerimizle hayatımızı, geleceğimizi şekillendiriyor. Önemli olan; hatalarımızdan ders almak ve yaptığımız hataları azaltarak daha az kaybetmeye çalışmak. Tabii hayat her zaman adil değil... Düşünüyorum da, ne çok emek harcayarak kaleler yaratıyoruz, çok güçlü olduklarını, olduğumuzu sanıyoruz. Sonra bir sabah kalkıyoruz ki bir dalga gelmiş yıkmış kalelerimizi. Meğer kumdanmış bu kaleler... Sonunda sular akıyor geride kumlar kalıyor.

Hayat devam ediyor, biz yeniden başlıyoruz kalelerimizi yapmaya...
Bugün biraz dertleşmek istedim sizinle.. Bana mesaj göndererek destek olan bütün okuyucularıma teşekkür ederim. Unutmayın her düşünceniz, fikriniz benim için çok değerli.

DİKKAT!... “GÖRÜNTÜLÜ STRİPTİZ ŞOV!” İŞTE DOĞA BEKLERİZ’İN, SHOW TV’DE EKRANA GELEN “BAK KİM DANS EDİYOR” YARIŞMASINDAKİ CANLI STRİPTİZ ŞOVU!... TIKLA

DOĞA BEKLERİZ, SHOW TV’DE EKRANA GELEN “BAK KİM DANS EDİYOR” YARIŞMASINDAKİ PERFORMANSIYLA NEFESLERİ KESTİ...




İŞTE BEKLERİZ’İN O DANSI...












STAR GAZETESİ HAFTASONU EKİ'NE ÖZEL RÖPORTAJ VEREN FERDİ TAYFUR, İÇİNİ DÖKTÜ VE "ENTEL ENTEL GEZERLER AKŞAM BENİ DİNLERLER" DEDİ... İŞTE O SÖZLER..


Entel entel gezerler akşam beni dinlerler



'Orhan 'la benim yüzümden insanlar birbirini öldürdü'

'Ben de özledim ben de' diyerek tüm Türkiye'nin gönlünde taht kuran Ferdi Tayfur, 18 yıl ayrı kaldığı setlere Yersiz Yurtsuz dizisiyle döndü. Önümüzdeki günlerde iki de sinema filminde de rol alacak olan Tayfur şu aralar hazırladığı sanat müziği albümüyle meşgul. Eserlerinin ücretsiz okunması için de gençlere bir sürprizi var



Video çıktı mertlik bozuldu dercesine 18 yıldır sinemadan uzak duran Ferdi Tayfur, Yersiz Yurtsuz dizisiyle yeniden setlere döndü. Filmlerinin 12 milyon kişi tarafından seyredildiğini söyleyen Tayfur 'Benim yüzümden çok insan birbirini öldürdü' diye dertleniyor. Son günlerde iki film teklifi daha aldığını söyleyer Tayfur, komedi de dram da oynayabileceğini iddia ediyor. Kendisinin arabesk değil fantezi müzik yaptığını belirten Tayfur 'Şimdikiler arabeski aşağılayarak konuşuyorlar. Arabesk bizim tarzımıza takmış oldukları bir isim. Bizim memleketimizde kapaklı sözler çoktur. Bu enteller var ya ikiyüzlü insanlar. Akşama kadar entel entel takılırlar. Gece yarısından sonra gelir senin müziğini dinlerler' sözleriyle kendisini eleştirenlere de cevap veriyor. Tayfur şimdi de bir Türk Sanat Müziği kaseti çıkarmaya hazırlanıyor. İşte Türkiye'nin en sevilen, modası asla geçmeyen sanatçısıyla yaptığımız sohbet.

Uzun zamandır sizi ekranlarda ve beyazperdede göremedik. Neler yaptınız bu sürede?

Yaklaşık olarak 18 senedir film çekmiyorum. Bu 18 yılın içinde klip çekimlerim oldu. Hatta Bana Sor şarkısıyla klip çekme furyasını ilk başlatanlardan biri de benim. Bunların dışında yine ufak tefek işlerle uğraştım. Her ne kadar oyuncu olarak ön planda olmasam da televizyonun içindeydim diyebilirim. Albüm çalışması yaptım. Yersiz Yurtsuz dizinden teklif gelince ekranlara döndüm.

Neden banca yıl uzak kaldınız ekranlardan?

Benim aşağı yukarı 40 tane karaborsa oynadığım film var. Bunlardan da yedi ya da sekiz tanesini hem yazdım hem yönettim. O dönemleri belki hatırlamazsınız filmler sadece bazı yerlerde gösterilirdi. Sonra bu video çıktı. Bana çok çocukça ve antipatik gelmeye başladı. Çünkü bakıyordum 1980'lerde herkesin evinde bir video, alıyor kasetini evinde seyrediyor. O zamanlarda bana böyle bir soğuma geldi. Çünkü film makinesiyle tır tır tır çekersin, negatifler döner, negatifler pozitiflere basılır, pozitifleri alıp kopya çıkartırsınız, oradan montajına gidersiniz vesaire vesaire. Yani o zaman baktığımda insanların kaseti alıp videoda seyretmeleri bana çok basit geldi. Sonra zaten bir daha video da oynamam diye yemin ettim ve o zamandan beri de film çekmiyorum.

Bu yemininiz bir son bulacak mı? Yeniden bir film çekmeyi düşünüyor musunuz?

Tabii ki düşünüyorum. Hatta bir sürü teklif geldi. Bunlardan iki tanesini kabul ettim.

Yeni çekilen filmler için ne düşünüyorsunuz?

Ben zamanında filmlerin kralını yaptım. Mesela Derbeder filmime 12 milyon kişi gelmişti. Şimdiki filmler en fazla üç milyonda kalıyorlar. O, üç milyonu da sanırım Babam ve Oğlum filmi yapmıştı. Yaptığım filmler için kuyruklar oluyordu. Ama şimdi bakıyorum da çok fazla izleyici gitmiyor filmlere. Çirkin demiyorum ama benim zamanımdaki gibi değil. Tabii şunun da etkisi var. Eskiden bir tane kanal vardı. Şimdi tonlarca kanal var ve kimse artık sinemaya gitmiyor. 'Nasıl olsa televizyona gelir orada seyrederiz' diye düşünüyorlar...

Sizin komik bir tarafınız da var. Zamanında hem dram hem de komedi filmleri yaptınız. Hatta şarkılarınızın bazıları da böyle. 'Arabeskçi ağır olur' gibi eleştiriler aldınız mı?

Şunu aydınlatalım. Ben arabeskçi değilim.

Biz sizi hep öyle bildik... Arabesk deyince ilk akla gelenlerden biri de sizsiniz...

Hayır kesinlikle kabul etmiyorum. Ben fantezi müzik söylüyorum. Halkın sevdiği beğendiği, yorulmadan dinlediği, zaman zaman duygulandıran, zaman zaman güldüren güzel müzikler yapıyorum.

Sizce arabesk devri bitti mi?

Bu arabesk bitiyor mu meselesi değil. Şimdikiler arabeski aşağılayarak konuşuyorlar. Arabesk bizim tarzımıza takmış oldukları bir isim. Bizim memleketimizde kapaklı sözler çoktur. Bu enteller var ya ikiyüzlü insanlar. Akşama kadar entel entel takılırlar. Gece yarısından sonra gelir senin müziğini dinlerler. Bu tarz insanlar hayatları boyunca hiçbir iş yapmamış, hiçbir işe yaramamış insanlar işte.

Ama siz de 'Ben arabesk müzik değil, fantezi müzik yapıyorum' diyorsunuz...

Ben tu kaka müzikler yapmadım. Benim müziğime bunu yakıştırmaya çalışıyorlar ama yok böyle bir şey. Arabeski sevmediğimden ya da eleştirdiğimden öyle konuşmuyorum. Ben bugüne kadar hep fantezi müzik yaptım ve söyledim.

Sizin tarzınızda söyleyenlerden kimleri beğenerek dinliyorsunuz?

Düşünmem lazım... Çünkü son zamanlarda müzik dinlemeye hiç vaktim olmadı. Ama herkes işini yapıyor. Kapasite meselesi bu. Yani ben kendi boyuma, Orhan Abi kendi boyuna, İbrahim Tatlıses kendi boyuna, Müslüm Gürses, Emrah, Özcan Deniz, Mahsun Kırmızıgül, Alişan hep kendi boyuna göre elbise giyiyor. Renkler ve zevkler ayrıdır. Size şimdi kalkıp ben şunu beğeniyorum şunu beğenmiyorum dersem yalan söylemiş olurum. Bu da yakışık almaz...

Yeni albümünüzü biraz anlatır mısınız?

Kendi tarzımdan çok farklı olarak sanat müziği albümü çıkarıyorum.

Nereden aklınıza geldi böyle bir albüm yapmak?





Çocukluğumdan beri bu şarkıların içinde büyüdüm. Mahallemizde gençler hep türkü söylerdi ama ben hep sanat müziği söylerdim. Bir de bu albümü bitirince sadece eşe dosta verecektik. Sonra düşündük Bunu basarsak saklayamayız. Sonra hayranlarım küserler. 'Ferdi Abi sanat müziği albümü yapmış ama kendi dinliyor' derler diye piyasaya sürmeye karar verdik. Bu arada bir şey yapmaya karar verdim. Yakında MESAM'a bir dilekçe yazacağım. Dilekçede 'Ben Ferdi Tayfur. Bana ait olan söz ve bestelerimi, sadece sözlerimi, sadece bestelerimi insanlar diledikleri zaman hiçbir ücret ödemeden okuyabilirler' diyeceğim. Çünkü bu albümü yaptığımda gördüm ki bu adamlar bu şarkıları bize miras bırakmışlar ve biz istediğimizde okuyabiliyoruz. Neden biz de bunu yapmayalım ki... Bakıyorum bazı sanatçılara hiç ihtiyaçları olmadığı halde tutturmuşlar illa şu kadar para isteriz, Bu kadar para isteriz diye. Ben böyle olmak istemiyorum ve istemediğim için de ben yaşarken ya da öldükten sonra da şarkılarımı okumak isteyenler hiçbir para ödemeden şarkılarımı okusunlar.

Filmleriniz o dönemlerde hep şarkılarınız üzerine çekiliyordu. Bir bakıma hayranlarınız için çekilen filmlerdi.

Ben o zamanlar şarkıcılığımla tanındım ve prodüktörler de beni şarkıcılığımla aldılar. Yani şarkıcılığım üzerine yaptık.

İlk siz miydiniz bu tarz filmleri çeken?

İlk ben başlattım. Aslında o dönemlerde Orhan Abi film çekiyordu ama Çeşme, Batan Güneş, Bende Özledim ve Durdurun Dünyayı filmleri gibi değildi. Benim filmlerim çok daha başkaydı. Kapı pencere kırdırtıyordu. Tıpkı bu dizideki gibi bir numaraydım.

Rakipleriniz var mıydı?

Bir Orhan Abi vardı. Başka da yoktu. Zaten o dönemlerde Orhancılar ve Ferdiciler oluşmuştu. Fakat ikimizde bunun olmasından hiç hoşnut değildik. Çünkü kavgalar, yaralamalar hatta cinayetler olmuştu o zaman. Biz de hep bir bütünlük içinde olmaları için çabaladık. Sonuçta ikimizde sanatla uğraşan insanlardık ve kavgayla dövüşle işimiz yoktu.

Eminim bu 18 yıl içinde birçok proje gelmiştir size. Gördüğümüz kadarıyla da hiçbirini kabul etmediniz. Yersiz Yurtsuz dizisini neden kabul ettiniz?

Şükrü Avşar'la tanıştım ve çok sevdim. Hesabını kitabını, sinemayı seven biri. O yüzden de bu adamla çalışılır diye düşündüm. Sonra Şükrü Avşar bana diziden bahsetti. Senaryosunu Ali Ulvi Hünkar'ın yazdığını söyleyince buluşup konuştuk. Senaryoyu okudum ve çok beğendim. Böylelikle Yersiz Yurtsuz dizisinin çekimlerine başlamış olduk.

Bu kadar çok töre dizisi varken tutup tutmayacağıyla ilgili bir kaygınız oldu mu?

Bizim dizimiz bir töre dizisi değil. Bizimki bir babanın kızının namusunu korumaya çalışmasıyla ve yanlışı düzeltmeye çalışmasının hikayesi. Töreyle alakamız yok. Diğerlerinde olduğu gibi ciplerimiz yok, ağalarımız yok.

Ama dizide de töre işleniyor.

O dümenden öyle. Yoksa gerçekten töre dizisi değil. Ayrıca bu proje bana iki sene önce geldi. Fakat Şükrü Avşar'dan başka bir proje istedikleri için biz bu diziyi ertelemek zorunda kaldık. Yoksa bu tarz dizileri biz başlatmış olacaktık.

Ben arabeskçi değilim. Fantezi müzik söylüyorum. Yani halkın sevdiği, zaman zaman duygulandığı, zaman zaman güldüğü müzikler yapıyorum





'Necla Hanım ibadetini yapıyor'

Eşiniz Necla Nazır ile kaç filmde birlikte oynadınız?

Çeşme, Benim Gibi Sevenler, İnsan Sevince, Bir Damla Ateş, Durdurun Dünyayı , Batan Güneş, Affet Allahım ve Her Şeyim Sensin adlı filmlerde birlikte oynadık... Yeniden böyle bir şeyi düşünmüyoruz. Necla, bıraktı artık o bu işleri. Şimdi evinde oturup çocukla ilgileniyor. İbadetini yapıyor.

Necla Hanım kapanmaya nasıl karar verdi?

Kızımız Tuğçe dünyaya geldikten bir iki sene sonra kapanmaya ve her şeyini ona adamaya karar verdi. Kimse de yadırgamadı. Sonuçta bizim memlekette herkesin başı bağlı. Annemin, kardeşimin, teyzelerimin de başı bağlı. Kaldı ki artık dış görünüşle iç görünüşü ayırmamız lazım. Necla'yı tanıdığımda da ibadetine düşkün biriydi.

Ama bikinili de gördük, dekolte de gördük kendisini...

Evet doğru. Bikinisini giyip denize de girdi. Açık dekolte kıyafetler de giydi. Ama ibadet dışta değil, içtedir. İçinde olmadıktan sonra kapansa ne olur ki...

'Ben kayığı batırmadım'

Siz teklifleri kabul etmediniz ama aynı dönemdeki meslektaşlarınız jüri olarak olsun, TV programı olsun hep televizyonlardaydılar...

Evet, doğrudur. Ama hepimiz kayığın bir tarafına yığılırsak, o zaman kayık batar. Onun için ben baş tarafında durdum, onlar kıç tarafında. Böylelikle kayığı batırmamış olduk.

Orhan Gencebay'a geldiği gibi size de jüri üyesi olmanız için teklif geldi mi? Orhan Gencebay'ın jüri üyesi olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu onun tercihidir. Fakat, orada alemi cihanlar, cihanların üzerine başka cihanlar da çıktı. Ama soruyorum sana nerede bu çocuklar? Nerede bu çocuklara vaat edilen albümler, verilen sözler nerede? Sonuçta bu bir program ve bence orada olanlar ne konuştuklarına dikkat etmeliler. Umut vermek çok ağır bir yüktür. Sonuçta karşında genç insanlar var ve o gençlere umut verip yerine getirmezsen, o umutlar ateşe döner. O bakımdan Orhan Abi de orada olabilir. Bülent Hanım yanında da oturabilir. Her ne kadar 'Sen oraya yakışıyor musun Orhan Baba' diye bağırsalar da bu dediğim gibi bu onun tercihidir. Ama şu da bir gerçek ki orası müziğin konuşulacağı bir yer değil... Benim jüri üyeliğime gelirsek... Çok fazla teklif geldi ama hiçbirini kabul etmedim.

Neden kabul etmediniz?

Çünkü aynı dönemlerde Yersiz Yurtsuz dizisi için teklif gelmişti ve onu kabul ettim.

Yani diziyle aynı döneme denk gelmeseydi sizi de jüri koltuğunda görecektik...

Neden görmeyesiniz ki? Kötü bir yer mi orası?

Ama 'kavganın içinde bulunmayı sevmiyorum' dediniz... O tür programlarda da kavga hiç eksik olmuyor...

Ne olacak canım. Otururdum bir kenarda. Kavgalara da karışmazdım. Boynumu da bükerdim. Sonuçta halkımız böyle programları seviyor ve halk beni orada görmek istiyorsa orada olurum.

Müzik ve dizinin dışında müteahhitlik yaptığınızı da biliyoruz.

Adana'da bir arsa almıştım. Ona da bir bina yapmaya karar verdim. Sonra başka bir müteahhide kat karşılığı arsayı verdim. Böylelikle müteahhitliğe başlamış oldum...

HOLLYWOOD DEDİKODUSU!... “BAY TITANIC” LEONARDO DI CAPRIO "BABA" MI OLUYOR?


Bugünlerde Hollywood'da bir söylenti dolaşıyor: İddialara göre ünlü aktör Leonardo Di Caprio'nun uzun süredir birlikte olduğu ünlü manken Bar Rafaeli hamile.



Bu söylentinin doğru olup olmadığı henüz belli değil. Ama şimdi gözler Leonardo DiCaprio ile güzel sevgilisinin üzerinde.

İTALYA'NIN ÇAPKIN ESKİ BAŞBAKANI BERLUSCONI’NİN, KUCAĞINA NEDEN OTURMUŞLAR?.. İŞTE GÜNDEME BOMBA GİBİ DÜŞEN 3 İTALYAN GÜZELİN İTİRAFLARI!...


Fazla iskemle yoktu o zaman kucağıma oturun dedi, oturduk

Hafta içinde "Oggi" dergisinde yayınlanan "Silvio Berlusconi ve Haremi" ile ilgili fotoğraflarda görülen eski başbakanın villasına davet ettiği beş kadının kimlikleri belli oldu. Fotoğraflardaki kadınların villa arazisi içindeki botanik bahçesini gezmek için özel olarak çağırılan ve Forza Italia Partisi ile bağlantısı olan "medyatik yüzler" olduğu ortaya çıktı:

İtalyan BBG’sinde yer alan ve Berlusconi’nin favorisi olan kızıl saçlı Angela Sorzio, yine Berlusconi’nin özel kanalı Canale 5’te geçmişte "Striscia la Notizia" adlı mizahi haber programında hosteslik yapan Barbara Pedrotti, çeşitli televizyon programlarında dans eden Camilla Ferranti, Flora Canto ve Marina Guatieri.

Barbara Pedrotti, villaya sabah gelip akşam döndüklerini ve kendileri ile birlikte en az 20 kişinin bu geziye katıldığını belirtti. Pedrotti, "Bir ara Silvio Berlusconi bizlerle hatıra fotoğrafı çektirmek istedi. Sadece dört sandalye vardı. Bize ’O zaman kucağıma oturun’ dedi. Sanırım başkaları da bu fotoğrafları çekip sonra dergiye satmış. Bunda kötülük görmüyorum. Ama bu iğrenç bir şey" diye konuştu.

SARILMASINA KIZMIŞ
İtalya eski Başbakanı Silvio Berlusconi’nin eşi Veronica Lario, kocasının kucağına oturttuğu genç kadınlardan birinin göğüslerini ellemesine öfkelenmiş. Aynı karede Silvio Berlusconi’nin Barbara Pedrotti adlı televizyon hostesinin belini sağ eliyle kavradığı da açıkça görülmekte. Dün piyasaya çıkan "Novella 2000" magazin dergisi, mercek altına aldığı bu fotoğrafın ünlü çifti boşanmaya kadar götürebileceğini, Berlusconi’nin eşi Veronica Lario’nun "Artık yeter, bu kadarı da fazla" dediğini öne sürdü.

UÇANKUŞ HER YERDE!.. BU GECE NEREYE GİDİLİR, NASIL EĞLENİLİR, HANGİ OYUNLAR İZLENİR? İŞTE İSTANBUL’DAKİ GECE REHBERİ!.. DİKKAT, BU REHBERE BAKMADAN SA

Uçankuş her yerde… İstanbul’da kim nerede sahne alıyor, hangi tiyatroda hangi oyun sergileniyor?



İşte İstanbul etkinlik rehberiniz;



GÖSTERİ



Yavuz Seçkin - Bir minübüs dolusu kahkaha
21 Nisan Cumartesi, 20:30
İzmir AKM Tiyatro S. - Izmir



Dansınız Karakterinizdir
21 Nisan Cumartesi, 20:30
Şişli Bld. Kültür Mr - Istanbul



CMYLMZ
21 Nisan Cumartesi, 21:00
Bostancı Gösteri Mrk - Istanbul





CANLI MÜZİK & SAHNE



Fatih Erkoç Featuring Kerem Görsev Trio
21 Nisan Cumartesi, 21:00
Jazz Center - Istanbul



Yüksek Sadakat
21 Nisan Cumartesi, 20:00
Salsanat - Istanbul



Teoman
21 Nisan Cumartesi, 22:00
Balans - Istanbul



Emre Aydın
21 Nisan Cumartesi, 22:00
Studio Live - Istanbul



Nev
21 Nisan Cumartesi, 23:30
Chicago Bulls Bar - Istanbul



Georges Moustaki
21 Nisan Cumartesi, 20:00
İş Sanat - Istanbul



Dolapdere Big Gang
21 Nisan Cumartesi, 21:00
Ooze Venue - Izmir



Son De Cuba
21 Nisan Cumartesi, 22:00
Rock House - Istanbul



Oi Va Voi
21 Nisan Cumartesi, 23:00
Babylon - Istanbul



Murphy's Music @ Ankara
21 Nisan Cumartesi, 21:30
Murphy's Ankara - Ankara



Murphy's Music @ İstanbul
21 Nisan Cumartesi, 21:30
Murphy's İstanbul - Istanbul



Heaven ( Seb Fontaine - Anthony Pappa - DJ Tarkan )
21 Nisan Cumartesi, 21:30
1001 Direk Sarnıcı - Istanbul



90's Party Vol. 2 @ Balans Brau
21 Nisan Cumartesi, 22:00
Balans - Istanbul



House & Trance Night Vol.1
21 Nisan Cumartesi, 22:00
Studio Live Technik - Istanbul



80's Party
21 Nisan Cumartesi, 22:00
Bronx - Istanbul



Infected Mushroom / Ankara
21 Nisan Cumartesi, 22:30
Saklıkent - Ankara



Infected Mushroom / Ankara
21 Nisan Cumartesi, 22:30
Saklıkent - Ankara



Moonbootica
21 Nisan Cumartesi, 23:00
Indigo - Istanbul



Kudu
21 Nisan Cumartesi, 23:30
Ghetto - Istanbul



Bendeniz

Keops



Berdan Mardini

Bakırköy Nispet



Metin Arolat

Etiler Nispet



Aydın

Club Negma



Betül Demir

Andon Müdavim



Bakırköy Felek

Linet



Aylin Alaz

Sosyt



Sinan Özen

Yıldızlar Tarabya











CLUB&BAR:



Andon

Banlieu 6080

Blackk

Buzz

Cahide Variete

Crystal

Dans

Discorium

Fancy

Garbo

Hayal Kahvesi

Mojo

Niş

Nişantaşı Suitte

Q Jazz Bar

Reina

Roxy

Sapphirre

Stnbl

Salomanje

Tao





FASIL:



Cukka Meyhane

Kallavi

Köypub

Süslü Meyhane

Woks Ziyade Fasıl





TİYATRO:



Antiloplar
21 Nisan Cumartesi, 20:00
Akbank Sanat - Istanbul



Böcek
21 Nisan Cumartesi, 20:30
Dot - Istanbul



Bir Delinin Hatıra Defteri
21 Nisan Cumartesi, 20:30
Kulis Sanat - Istanbul



Öp Babanın Elini
21 Nisan Cumartesi, 21:00
Efe Sanat Merkezi - Istanbul



Romantika
21 Nisan Cumartesi, 21:00
TİM - Istanbul





SERGİ:



AÇIK OYUN ALANI Siemens Sanat

ALBERK YILDIR Tevfik İhtiyar Sanat Galerisi

ARABESK Fotoğrafevi Koç Allianz Galerisi

ATIK DALGALAR Fransız Kültür Merkezi

AXİS MUNDİ Mine Sanat Galerisi

BENİM DÜNYAM Galeri Artist

ÇİZGİLER RENKLER VE TONLAR İstanbul Fotoğraf Merkezi

EKREM YALÇINDAĞ Dirimart

ESKİDENDİ... İstanbul Kültür Üniversitesi Halil Akıngüç Sergi Salonu

FATMAGÜL KARADENİZ Çağla Cabaoğlu Art Gallery

GİZLİ İŞLER İş Sanat Kibele Galerisi

İÇ İÇE Nelli Sanat Evi

İLETİŞİM Schneidertempel Sanat Merkezi

İSMAİL MENEKŞE Bahariye Sanat Galerisi

JUNG:DE Goethe Institut

KAATI HAYATA DÖNÜŞ Odakule Sanat Galerisi

MAGNUM FOTOĞRAFLARI İstanbul Modern

MANUEL II İMSG - İstanbul Modern Sanatlar Galerisi

MEHMET GÜLER Artdepo Sanat Galerisi

SINIRSIZ Bodrum Aldimo Sanat Galerisi

TUZ TADI Garage Of Art

YAPISAL RİTM Mac Art Gallery

YENİ İKONALAR Maltepe Sanat Merkezi

BEŞİKTAŞ-ANTALYASPOR MAÇI SONA ERDİ!... 90 DAKİKAYA TEK GOL SIĞDI!..


21/4/2007 20:45






Beşiktaş-Antalyaspor maçında ikinci yarı oynanıyor...




41.dakikada Delgado’nun golüyle Beşiktaş ilk yarıyı 1-0 önde kapattı...



Maçta başka gol olmadı ve Beşiktaş İnönü Stadı'nda ağırladığı Beşiktaş'ı 1-0 mağlup etti...



Beşiktaş:1

Antalyaspor:0

HÜSNÜ ŞENLENDİRİCİ’NİN YAKIN DOSTUNDAN MESAJ VAR: “HÜSNÜ’YE İYİ DAVRANIN, ONDAN TÜRKİYE’DE BİR TANE DAHA YOK”… BU SÖZLER KİME AİT?


Perküsyon üstadı Burhan Öçal, sıkıntılı günler geçiren Hüsnü Şenlendirici’nin önemli bir müzisyen olduğunu ve ona iyi davranılması gerektiğini söyledi!..



Hüsnü Şenlendirici’yle beraber çalıştıklarını vurgulayan Öçal, “Hüsnü’nün yaşadıklarını ben bile yaşamak istemem ama ona iyi davranılması söz konusu değil” dedi!..

FLAŞ!... FENERBAHÇE TEKNİK DİREKTÖRÜ ZICO İTALYAN “SPORT WEEK” DERGİSİNE ÇOK ÇARPICI AÇIKLAMALARDA BULUNMUŞ!... ZICO “TÜRKİYE’DE UZUN SÜRE KALACAĞIMI SANMIYORUM” DEMİŞ VE EKLEMİŞ!... DÜNDAR KEŞAPLI ROMA'DAN BİLDİRİYOR!...



Zico’nun röportajı İtalyan La Gazzetta Dello Sport’un haftalık dergisi Sport Week’de yayınlandı...






Zico dergiye şöyle konuşmuş: “Sözleşmem iki yıllık ancak çok iyi bildiğim bir nokta eğer kazanamazsam (Yani Fenerbahçe şampiyon olmazsa) beni yeniden onaylamazlar. Ancak şampiyon olsak benim kalacağım da söylenemez. Kısacası durumum belirsiz. Kendimi döğüşen bir horoza benzetiyorum. Şampiyonlar Ligi’nden elendikten sor beni çok ağır eleştirdiler ardından aynı şekilde UEFA’dan da elenince de eleştirdiler. Şu da bir gerçek kısa sürede oyuncuların, taraftarların ve özellikle başkanın sevgi sempatisini kazandığıma inanıyorum. Başkanımız Aziz Yıldırım’ın çok güçlü bir karakter yapısı var. Ama yine de beni serbest ve rahat bırakarak çalışmamı sağlasa da taraftarların bazen etkisinde kalabiliyor.”



Zico, ayrıca hayalindeki çalıştırmak istediği takımın Sporting Lizbon olduğunu da açıkl